1565 Malta Kuşatması: Osmanlı’nın Akdeniz’deki En Büyük Sınavı
- tayi
- 18 Nis
- 2 dakikada okunur
Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda gücünün zirvesindeydi. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Akdeniz’de büyük bir hâkimiyet kuran Osmanlı donanması, 1565 yılında Malta Adası’nı fethetmek için büyük bir sefere çıktı. Ancak bu kuşatma, tarihin en kanlı ve çetin savaşlarından biri olarak kayıtlara geçti. Peki, Osmanlı neden Malta’yı kuşattı? Kuşatma nasıl gelişti ve sonucunda neler yaşandı? İşte, 1565 Malta Kuşatması’nın tüm detayları…

Osmanlı’nın Malta’ya Göz Dikmesi
Malta Adası, 1530 yılından beri St. Jean Şövalyeleri’nin (Hospitalier Şövalyeleri) kontrolündeydi. Osmanlı’nın gözünde bu şövalyeler, tehlikeli bir düşmandı çünkü sürekli Osmanlı ticaret yollarına saldırıyor, özellikle korsan faaliyetleriyle Osmanlı gemilerine zarar veriyorlardı.
Kanuni Sultan Süleyman, 1551’de Malta’yı ele geçirmek için bir girişimde bulunmuş, ancak adayı savunan şövalyelerin direnişi nedeniyle başarılı olamamıştı. Ancak Osmanlı, Malta’yı almanın Akdeniz’de tam hâkimiyet kurmak için kritik bir hamle olduğunu biliyordu. Bu yüzden 1565’te, dönemin en büyük deniz kuvvetlerinden biriyle yeni bir sefer düzenlendi.
Osmanlı Ordusunun Gücü
Osmanlı, Malta Seferi için büyük bir donanma hazırladı. Turgut Reis, Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa komutasında 30.000’den fazla asker ve 180’den fazla gemiden oluşan bir filo ile Malta’ya doğru yola çıkıldı. Osmanlı’nın amacı, Malta’yı hızla fethederek Akdeniz’in kontrolünü tamamen ele geçirmekti.
Malta Kuşatması Başlıyor
Osmanlı donanması 18 Mayıs 1565’te Malta kıyılarına ulaştı. Kuşatma, St. Elmo Kalesi’ne yapılan saldırılarla başladı. Osmanlı, büyük topları ve deneyimli askerleriyle kaleye ağır saldırılar düzenledi. Haftalarca süren çetin çatışmaların ardından St. Elmo Kalesi ele geçirildi. Ancak bu süreçte Osmanlı ağır kayıplar verdi, özellikle efsanevi komutan Turgut Reis, kuşatma sırasında hayatını kaybetti.
St. Elmo Kalesi’nin düşmesi, Osmanlı için büyük bir başarı olsa da, kuşatmanın en zorlu kısmı yeni başlıyordu. St. Angelo ve St. Michael kaleleri, şövalyeler ve ada halkının büyük direnişiyle Osmanlı ordusunu zorladı.
Osmanlı İçin Zor Günler
Malta’daki şövalyelerin lideri Jean Parisot de Valette, savunmayı ustalıkla yönetti. Osmanlı ordusu, kaleleri düşürmekte zorlanırken, Avrupa’dan gelen Hristiyan yardım kuvvetleri Malta’ya ulaştı. Özellikle İspanyol birliklerinin desteği, Osmanlı’nın ilerleyişini durdurdu.
Kuşatma aylarca sürdü, ancak Osmanlı birlikleri hem ikmal sıkıntısı yaşadı hem de Avrupa’dan gelen destek güçleriyle baş etmekte zorlandı. Ağır kayıplar veren Osmanlı ordusu, 8 Eylül 1565’te kuşatmayı kaldırarak geri çekilmek zorunda kaldı.
Malta Kuşatması’nın Sonuçları
Malta Kuşatması, Osmanlı açısından büyük bir başarısızlık olarak kayıtlara geçti. Bu kuşatma, Osmanlı’nın Akdeniz’deki ilerleyişini durduran en büyük olaylardan biri oldu. St. Jean Şövalyeleri büyük bir zafer kazanırken, Avrupa’da Osmanlı’ya karşı büyük bir moral üstünlük sağlandı.
Osmanlı’nın ağır kayıpları ve başarısızlığı, sonraki yıllarda Akdeniz’deki hâkimiyetini olumsuz etkiledi. 1571’deki İnebahtı Deniz Savaşı da Osmanlı’nın denizdeki gücünün zayıflamasının bir devamı olarak görülebilir.

Tarihi Açıdan Önemi
Malta Kuşatması, Osmanlı’nın denizlerdeki gücünü tam anlamıyla sarsmasa da, Avrupa devletlerinin Osmanlı’ya karşı daha güçlü bir savunma hattı oluşturmasına neden oldu. Şövalyeler, bu zaferden sonra daha fazla destek alarak Malta’yı bir kale adasına dönüştürdü.
Bugün Malta, 1565 Kuşatması’nı büyük bir tarihi miras olarak yaşatmaya devam ediyor. Adada, o dönemde inşa edilen kaleler ve kuşatma sırasında kullanılan tarihi yapılar hâlâ korunmakta. Malta Kuşatması, askeri strateji açısından tarihin en büyük savunma başarılarından biri olarak kabul edilmektedir.